Giden gitmiş, üzerine methiyeler bile söylenmiş. Bir
ben mi kusur kalmışım acep? O zaman bizde gidelim, görelim şu Özkilis’in
marifetlerini diyerek, Özkilis’in kapısını çaldık. Çalmak hem de ne çalmak ya,
içeri aç kurtlar gibi girdik desem yeridir.
Öncelikle mekanı sakın ola öyle gözünüzde çok büyütmeyin,
sokak arasında binaların arasına sıkışmış bir yer. Kime sorsanız, işte orasıdır
diyecek kadar şanı da yürümüştür hani. Küçük bir mekan ama maşallahı vardı
vallahi. İçeri girer girmez, gözlerimiz boş bir masa aradı. Bulmak ne mümkün.
Bir baktık ki, bir masa boşalmış,
hemencecik oturuverdik. Herkeste bir hareket sorma gitsin. Masada oturup
lahmacunları lüpletenler, yer bulamayıp dışarıdaki ufak masalarda yemek
yiyenler, bir yandan hamur açıp, siparişleri yapan ustalar, dahası paket
yaptırıp gidenler. Her şey o kadar hızlı ki.
Bir an için bu hızdan kendimizi soyutlayıp, ee biz
ne yiyeceğiz, biran önce karar verelim dedik. Zira başımızda masa nöbeti
tutanlar çoğalıyordu. Başlangıcı her
zamanki gibi çorbayla yaptık. Hafta içi ezogelin çorbası pişerken, hafta
sonları lebeniye çorbası var. Diğer lezzetlere de yer kalsın diye yarım
porsiyon lebeniye çorbası istedik.
Bilmeyenler için lebeniye çorbası; biraz yayla çorbası biraz da yuvalama
çorbasının benzeri. Malzemesi parça et, yoğurt, nohut, pirinç ve naneden
oluşuyor. Sıcak çorba, soğukta güzel gitti valla. Tadı tuzu her şeyiyle
güzeldi. Yarım porsiyon istesek bile kase dolu dolu gelmişti. Güya diğer yemeklere
yer kalsın az içelim desek de, bir baktık kasenin dibi görünmüş bile.
Lebeniye çorbası mideye ine dursun, masada gavurdağı
salatası yerini almıştı bile. Şu gavurdağı salatası nasıl bir şeydir ki, tüm
malzemeler aynı olsa bile her restaurantta farklı bir tadı vardır. Çoğu yerde
de adı gavurdağıdır da, tadı çoban salatadırJ Ama burada
gavurdağ harbi gavurdağdı hani. Nar ekşisi ve bol cevizle tatlandırılmış
gavurdağ güzeldi.
Sırada içli köfteler vardı. Tabii ki bunların da tadı
harikaydı desem yalan olmaz yani. Kızartılmış olarak sunulan içli köftenin yağı
iyicene çektirilmişti. Tabakta yağdan eser yoktu.
Hangi kebapçıya giderseniz gidin, menülerinde
mutlaka çiğ köfte vardır. Maksat menüde çiğ köfteyi bulundurmak değil, çiğ
köfteyi ağza layık yapmakta. Kimi yerde çiğ köfte diye önünüze bol salçalı bir
şeyler koyarlar, kimi yerde baharatı boca edilmiş, yedikçe ağzınızda kıtır
kıtır ses çıkartan bulgurun sesini duyarak, çiğ köfte yediğinizi sanırsınız. En
fecisi de çiğ köfte düzgün yapılmış olsa bile, yanına koyulan marullar ıslaksa,
onların suyuyla ıslanan çiğ köfteyi yemek zorunda kalmaktırL. Özkiliste, çiğ köfteyi bu şekilde
yemiyorsunuz. İçine konulan baharatlar tam kararında, yalnız çiğ köftenin
içinde sürekli maydanoza alışık olmamızdan olsa gerek, buranın çiğ köftesinde
maydanoz yoktu. Ama tadı harikaydı.
Gelelim assolistlere, malum Özkilis denince ilk akla
gelen lahmacun. Buraya gelip de lahmacun tatmadan dönmek olmaz di mi? Bir sarımsaklı
bir de soğanlı lahmacun söylüyoruz. Aman ben sarımsaklı yemem, kokarım diye
sakın endişe etmeyin. Eğer yemezseniz bu muhteşem lezzeti kaçırdığınıza pişman
olursunuz. Valla lahmacunlar denildiği
kadar güzelmiş. İç malzemeleri bol bol, malzemeden kaçılmamış. Taş fırında
yapıldığı belli, kıtır kıtır. Lahmacunun
içine soğan falan garnitür koymadan, lahmacunu sade yiyerek, öz lezzetine vardım. Bu arada lahmacunun
boyutları da büyüktü. Tavsiyem iki kişiyseniz, birer tane sarımsaklı, birer
tane soğanlı söyleyin, ikiye bölüp afiyetle yiyin.
Bir yandan lahmacunlara saldır bir yandan fotoğraf
çek, zor iş valla. Yemeklere karşı ilgimizi anlayan hem mekan sahibi hem de
ustası sevgili Hasan Küçükoğlu, yanımıza gelip, sıcacık sohbetiyle biranda
soframıza dahil oldu. Bir yandan daha çok küçük yaşlarda bu işe gönül verdiğini
anlatırken, elindeki eskilerden kalmış resmini de bize göstermeden edemedi,
kısa bir geçmiş sohbetinden sonra, mutlaka Kilis tavamızı da tadın diyerek,
siparişimizi aldı. Konuşmalarımızdan sonra anladım ki bir insan bir işe ne kadar
gönül verip, severse, o işte başarısız olması imkansız.
Ve tatlı sonJ Tabii ki
künefe. İyi pişmiş, bol şerbetli ve bol antepfıstıklı. Tadı fena değildi.
Severek, bir çırpıda bitirdik.
Bir yemek
maceramız daha burada son bulmakta. Özkilis’in tüm tatlarını beğenerek mideye
indirdik. Esnaf lokantası tarzında, müdavimi bol, haklı bir şöhrete sahip olan
bu mekanı herkese tavsiye ederim. Gidenlerin bir daha gitmesi, gitmeyenlerin de
bir an önce gitmesi dileğiyle. Bu arada mekanda kredi kartı geçmiyor, haberiniz
ola.
Adres: Hırka-ı Şerif Cad. Bedrettin Simavi Sok.
no:5 (Kız Öğrenci Yurdu Karşısı) Fatih/
İstanbul
Telefon: 0212 523 4457
Yıllar önce gittiğim ve tadı damağımda kalan Antep yemeklerini ağzım sulanarak andım. Her zaman Antep dışında Antep sofrası aradım ama bulamadım. anlattığınız yere İstanbul'a yolum düştüğümde mutlaka uğramaya çalışacağım.
YanıtlaSilEren Evren
www.gezelimgorelimbilelim.com
Mutlaka tavsiye ederim, gittiğine pişman olmazsın.
SilSevgilerle
başarılarınızın devamını dılerım,hayırlı ışler
YanıtlaSilTeşekkür ederim...
Sil