Farklı tatlara düşkün olunca dahası yemeğe karşı fazla
ilgili olunca değişik yerler de farklı tatlar için yine yola düştük. Bu sefer
sürekli önünden geçtiğimiz ama hiç içine girmediğimiz bir mekana geldik. Adresi
verince eminim sizde ‘evet ya, bende orayı biliyorum’ diyeceksinizdir.
Yolumuzu bu sefer İran mutfağının, yemeklerini sunan Asuman
Restaurant’a düşürdük. Mekan çok fazla büyük değil. Hani kutu gibi bir yer
desem yeridir herhalde. Duvarlar da İran resimleri olup, masalar yeşil renk
ağırlıklı.
Masaya otur oturmaz, Tebrizli olduğunu öğrendiğimiz garsonumuz,
menüyü getirdi. Menü sade ve açık. Hem
Türkçe hem de İngilizce açıklamalı.
Siparişlerimizi verdik ve başladık beklemeye. İlk önce masamıza bir
tabak içerisin de dörde bölünmüş soğan, kornişon turşu ve zeytin geldi. Her şey
güzel ama tek kusur masaya getirilen tabağın kırık olması. İşletmelerin aslında
böyle şeylere dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. İran mutfağında ekmek
yerine lavaş kullanılıyor. Lavaşlar biraz kuru ve yavandı.

Ortaya söylediğimiz sebze çorbası, sıcak sıcak masaya
gelmişti. İçine et suyu, rendelenmiş havuç, domates ve benim buğday sandığım
ama garsonun ısrarla arpa olduğunu söylediği malzemelerle hazırlanmış çorba güzeldi.
Üzerine ince kıyılmış maydanoz ve zereşk (zereshk, barbarry)konulmuştu. Zereşk
bizim pek fazla bildiğimiz ve mutfaklarımızda kullanılan bir şey değil. Daha
çok İran mutfağına özgü bir tat olan bitki, kuş üzümüne benziyordu, tadı da
ekşiydi. Havucun tatlımsı tadıyla, zereşk’in ekşi tadı birleşince ortaya hoş
bir tat çıkmıştı.
Salata çeşitleri bildiğimiz çeşitlerden olunca, menüde bize
ilginç gelen cevizli mast o khiyar söyledik. Şimdi siz bu da nedir dersiniz
dimi. Bildiğimiz cacık ama biraz süslüsü diyelim. Salatalık, dereotu ve
yoğurtla güzel bir cacık hazırlanmıştı. Üzerine bol ezilmiş ceviz, kuru üzüm,
nane ve kurutulmuş gül yaprağı serpilmişti. Görüntüsü göz dolduruyordu, tadı da
güzeldi. Fakat ben cacığın bol sarımsaklısını ve tuzlusunu severim. Burada ki
cacık tuzsuz ve sarımsaksızdı.
Cacığın dibini bulmuştuk ki, ana yemekler geldi. Bu sefer başlangıcı beyaz et ile yaptık. Yemeğimin ismi tavuklu zereşk pilavıydı. Biz alışmışız ana yemeğin yanına azıcık pilav
konulmasına fakat burada tam tersiydi. Tepeleme değil tam anlamıyla koca bir
tabak dolusu pilavla birlikte tavuk geldi. Sanki ana yemek pilav, garnitürü
tavuktu. Safranla birlikte haşlanan tavuk yumuşacıktı. Üzerine de zereşk
konulmuştu. Lezzetli yemeğin yanındaki
pilav ise harikaydı diyebilirim. Pirinç,
safran, antepfıstığı ile hazırlanan pilavın en tepesine bir parça tereyağı
konulmuştu. Pilavın sıcaklığıyla eriyen tereyağı, hem eriyip pilavı
lezzetlendirdi hem de mis gibi kokusuyla mest etti. Pilavda bizim bildiğimiz
baldo pirinciyle değil, İran’ a özgü ince uzun İran pirinciyle hazırlanmıştı.
Kırmızı et tercihimizi de menüde en güzel görünen Tebriz
köftesinden yapacaktık ki maalesef sadece çarşambaları yapıldığını öğrenince
tercihimizi değiştirerek Çelokebap berg söyledik. Özel sosla hazırlanan bonfile parçaları, şişe
dizilerek pişirilmişti. Et pişirilirken kurutulmamıştı ve porsiyon olarak
gerçekten büyüktü. Yanına koyulan köz domates ve biber de soğuk değil sıcak
servis edilmişti. Garnitürü olarak yanında yine pilav sunulmuştu.
İçecek olarak ben değişiklik olması açısından İran’a özgü
ayran söyledim. Ayran bizim bildiğimiz ayrana benzemiyordu. Ayran sodalı ve
değişik bir kokusu vardı. İran’dan özel olarak getirildiği söylendi. Ben
açıkçası beğenmedim. Sodalı tadıyla benim damak tadıma pek uymadı diyebilirim.
Yemek sonrasından çay ikramı yapıldı. Çay deyip geçmemek
lazım. Pek fazla çay kültürüm yoktur aslında fakat burada çayın tadı da, servis
edilişi de değişikti. Çayın yanında kesme şeker değil, resimde de görüleceği
üzere horoz şekerine benzer, şekerle servis edilmişti. Şekerin üzerinde bir iki
parça safranda konulmuştu. Sıcak çayın içine daldırdığımız şeker eridikçe,
içindeki safranda çaya karışmıştı. Çay içerken hafiften bir safran kokusu da
burnumuza geliyordu. Sodanın belki hakkını yedim ama bak çayın hakkını vererek,
güzeldi diyebilirim.
Bu güzel yemekler sonunda, karnımızı doyurarak Asuman
Restaurant’ı terk ettik. Yolunuz düşerse tavsiye ederim. Özelikle Çarşamba
uğrayın da benim tadamadığım Tebriz köftesini tadın olur mu?
Sebze çorbası 4 TL
Cevizli mast o khiyar 4 TL
Tavuklu zereşk pilavı 18 TL
Çelokebap berg 28 TL
Adres: Atatürk
Bulvarı Ceylan Palas No: 154 D:4 (
Bulvar otel yanı, Oruç Reis Ortaokulu karşısı) Aksaray/ İstanbul
Telefon: 0212 511 2737
Pınarcım, burayı hiç duymamıştım ama harika oldu, kaç zamandır İstanbul'da nerede güzel İran yemeği yiyebilirim diyordum. Daha önce Arnavutköy'de vardı çok güzel bir yer ama maalesef kapandı. Çay sunumuna bayıldım. Böyle yapıldığını hiç görmemiştim. Pilavlarına hayranım o yüzden ana yemek pilav bana uyar :)). Fotoğraflar da çok güzel, ellerine sağlık canım.
YanıtlaSilhttp://tuzvekarabiber.blogspot.com/
çok güzel yemekler taksimdede açılmış iran lokantası www.iranyemekleri.com
YanıtlaSilİran kültürüne benim kadar ilgili ve üstelik İstanbulda yaşayan biri burayı daha önce nasıl görmemiş acaba ? şaşkınım valla :) paylaşımınız için teşekkürler pınar hanım, ben de en kısa zamanda ziyaret edeceğim, çok güzel.
YanıtlaSilgüzel yemekler ve güzel fotoğraflar.
YanıtlaSil