Efendim, Edirne’ye geliyorsunuz, tarihi yerleri gezerek, turunuzu tamamladıktan sonra kesinlikle ve kesinlikle mideniz acıkır. Zaten çarşıya girdiğiniz anda, o mis gibi ciğer kokusu, kedi misali sizi lokantalara doğru yönlendirir.
İşte bizde kedi misali hem kokunun hem de midemizin götürdüğü yöne gittik ve soluğu hemen çarşı bitimindeki, sol taraftaki Edirne Ciğercisi Mustafa Ustada aldık. Mekan iki katlı. Ben ciğer pişirilirken kokusunu içime çekeceğim derseniz hemen ilk kata, sessiz olsun derseniz ikinci kata, yok ben hem ciğer yiyim hem de biraz havalanayım derseniz kapı önündeki masalara atın kendinizi. Biz havalanmayı tercih ederek kapının önündeki masalardan birine oturduk (ileri ki saatlerde epey bir havalandık sormayın gitsin, çünkü acayip bir yağmur fırtınasına tutulduk)
Masaya oturur oturmaz, ne yiyeceğimiz belli olunca sadece
Hemen arkasından cacık istedik. Ama buradaki cacık alışılmışın dışında, yoğurdun sadece üzerine küp küp soyulmuş salatalıklar ve zeytinyağı dökülmüştü. Biraz tuzlayıp, harmanlamak bize kaldı.
Ciğerin olmazsa olmazı biber. Ama bildiğimiz biberlerden değil. Burada kurutulmuş biber, yağda kızartılarak servis ediliyor ve sağlam acı. Sakın tatlıdır diye yemeye kalkmayın.
Karnımız acıkmış, taze ekmeği salataya bandırırken bir yandan da aman karnımız doyurmayalım diyoruz ama nafile. Derken ciğerimizin kokuları burnumuza geliyor ve ciğer tava masada. Haydeyin bismillah diyerek yumuluyoruz.
Döner misali, incecik kesilmiş ciğer. Harikaydı. Yağını salmamış, tam kararında pişirilmişti. Yumuşacıktı demeyi hatırlatmama gerek yok sanırsam. Ciğer dana ciğeri olunca ve usulüne göre pişirilince pamuk gibi oluyor. Afiyetle yedik.
Ciğeri yemiştik yemesine ama aklımızda köftede kalmıştı hani. Köfteninde tadına bakmak lazımdır diyerek bir porsiyonda köfte siparişi verdik. Köftenin tadı tuzu yerinde ve bol kimyon kokusu geliyordu. Fakat hem içi iyi pişmemişti hem de çok yağlıydı. Daha köfteyi keser kesmez tabağa akan yağ dondu. Köfteyi severim ama çok fazla yağlı olupta, damağımda donmuş yağ tadını almak pek hoşuma gitmez benim. Tabi herkesin damak zevki.Amma velâkin buranın ciğerine laf yok.
Köftenin yanında verilen sos güzeldi. Ev yapımı sansam da, maalesef ev yapımı değilmiş, o bölge de bu sosu yapan bir firma varmış ve civardaki herkes aynı sosu kullanıyormuş. Ben beğendim.
Yemeklerimiz bitince bir sıcak çaylarını içmek adettendir, diyerek bir bardak çayla birlikte hoş sohbette vazgeçilmez oldu. İşlerden güçlerden konu açılınca, öğrendim ki eski zamanlarda çarşı içinde 3 bilemediniz 5 tane ciğerci varken şimdi odaya kayıtlı yaklaşık olarak 45 tane ciğerci olmuş. Bu işi bilen ustaların sıkıntısı, her meslekte olduğu gibi bu işi bilende yapıyor, bilmeyende oluyor sorunuydu. Burada işin başında Mustafa Usta duruyor, işin başında dediysem harbi harbi işin başında, tam da ciğer tezgâhının başında. Oğlu Engin Ustaya bu iş için el verse de, kendini emekliye ayırmamış. Lezzetli mi, lezzetli bir ciğer yemek, yanında da hoş sohbet isterseniz.
Haydi, bakalım yolunuzu İstanbul’ a sadece 3 saat uzaklıktaki Edirne’ye düşürün. Güzel Edirnemizi gezin sonrasında da Edirne Ciğercisi Mustafa Usta’da ziyafet molası verin. Şimdiden afiyet olsun.
Adres: Ali Paşa Çarşısı Orta Kapı Osmaniye Caddesi No: 15 Edirne
Telefon: 0284 214 4800
Daha Büyük Görüntüle
güzel paylaşımınız için sağolun.. ellerinize sağlık..
YanıtlaSilGERÇEKTEN ON NUMARA HEM CİGERİ HEM KÖFTESİ BİR MANDA YOGURT BİBERLER CİPS GİBİ ÜSTÜNE TANIMAM MUSTAFA USTA ELİNE SAĞLIK
YanıtlaSil