Fırından yeni çıkmış yemek misali dumanı tüten yeni bir yazıyla karşınızdayım. Şöyle oturup güzel bir yemek yiyeyim, olmadı keyifli sohbet eşliğinde bir şeyler içeyim denilebilecek, daha çiçeği burnunda bir mekandayım. Hani bazı yerler vardır içeri girer girmez bir kasvet çöker ya burası tam tersi bir yer, içiniz bir açılıyor pir açılıyor. Neresi mi burası? Huxo
Huxo, Bahçeşehir Akbatı restaurantlar sokağında yaklaşık 2 ay önce açılmış bir mekan. İçeri girer girmez harika bir dekorasyonla karşı karşıya kalıyorsunuz. Belli ki yemekler kadar dekorasyona da büyük önem vermişler ki girişte Ali Türker imzasını görmek mümkün. İşletmenin başında ise Fulya Ağaoğlu var. Tatlıların sergilendiği dolabın önünden hızla geçip, masamıza oturuyoruz. Ama aklım o güzelim pastalarda. Yemeğin sonu çabuk gelsin ne olur diyorum.
Öncelikle garsonumuz menüleri masaya bıraktıktan sonra menüye göz gezdiriyorum. Çeşit bol istediğiniz her şey mevcut. Ben hamburger yerim diyene de, pizza yerim diyene de hitap ediyor. Salata çeşitleri gayet göz doyurucu. Bu arada kahvaltı da servis ediliyor. Yeni bir mekana gitmişsem mutlaka benimle ilgilenen garsona ne tavsiye edersiniz, mekanın özel bir yemeği olup olmadığını sorarım ve garsonun bu önerilerine mutlaka kulak asarım. Ve bu öneriler doğrultusunda, Bahçe salatası, Dana kaburga da et ve Pepper steak siparişi verdik. Aklım pizzada da kaldı aslında özelikle taş fırını gördükten sonra ama bir daha gelmek için nedenim olsun dimi?
Ana yemekleri beklerken bir baktık ki masamıza çeşitli ekmeklerle süslenmiş bir tabak ve yanında baharatlarla zenginleştirilmiş zeytinyağı tabağı geldi. Biraz ekmeklerden bahsetmek gerekirse pofuduk pofuduk yumuşacık halleriyle beni ye der gibiydiler. Kepekli, sade, biberli ekmek çeşitleri ve mısır ekmeği çok güzeldi. Ana yemek öncesi pek fazla yemiyim desem de bir iki derken zeytinyağına bandırarak mideye indirdim.
Ana yemeklerimize hem eşlik edecek hem de midemizi şenlendirecek olan salatamız masadaki yerini almıştı. Aslında buradaki salata çeşitleri başlı başına ana yemek kıvamında olsa da bizim seçimimiz olan Bahçe salata, yeşillik, beyaz peynir, enginar kalbi, badem, üzüm ve kırmızı pancardan oluşmaktaydı ve güzel bir seçimdi. Eğer ana yemeğiniz et, balık yada tavuksa, salatayı sade seçmek en iyisi.
Ve gelelim ana yemeklere. Garsonumuzun tavsiyesi üzerine siparişini verdiğim dana kaburga tabağı gayet göz doldurucuydu. Kaburganın altında ise risotto vardı. Et güzel pişmiş ve lokum gibi ayrılıyordu fakat menüde risotto porçini mantarlı diye yazmasına karşın içinde mantar yoktu. Bunun dışında fotoğraf çekmekten risottoyu biraz soğutmam dışında yemek gayet başarılıydı.
Diğer yemeğimiz ise Pepper Steak. Yanında sote sebze ve sote patatesle sunulmuştu. 250gr olarak sunulan et gayet doyurucuydu. Etin nasıl pişirileceği sorulmamış olsa da gayet güzel ve orta pişmişti. Tam ağzımıza layıktı. Etin üzerine sos olarak dömi glas sos dökülmüştü. Beğenerek yedik.
Sıra geldi tatlılara. Zaten içeri girdiğimizde gözüm hemen tatlı büfesine takılmıştı, büfe de görünmeyen ama menüde olan Tiramisu, tam mevsimiyken balkabaklı cheesecake, Apple pie, mangolu İtalyan sufle gibi daha birçok tatlı çeşidi vardı. Kararımı görünüşüyle, ebadıyla ve Gökay Beyinde önerisiyle Amerikan Pasta'da karar kıldım. İyi ki de kararımı bu yönde kullanmışım çünkü gerçekten bomba gibiydi. Özelikle çilek ve beyaz çikolata aşkına diyorum. Pastamız 4 katlıydı ve içindeki kreması yoğun ama hafifti, bol çilek konulmuştu. Bu pastayı yerken sanki evde yapılmış bir pasta misali gibi hissettim. Bu arada şunu söylemeden es geçemeyeceğim. Bu pasta her ne kadar resimde küçükmüş gibi görünse de biz bu devasa dilimi 3 kişi paylaştık. Düşünün artık ne kadar büyük bir dilim olarak servis edildiğini.
Ağzımız tatlandı. Ben mutlu, midem mutlu güzel bir akşam yemeğinin daha sonuna geldik. Son olarak belirtmek isterim ki çalışan personel çok ilgili, hani üzerine titremek deyimi yerinde olur sanırsam. Umarım hiç bozulmadan böyle devam eder. Yeni açılmış bu güzel mekana vakit ayırın derim zira pişman olmayacaksınız.
0 yorum:
Yorum Gönder