Son zamanlarda yan komşumuz olan Yunanistan'a, halk olarak gidip gelmelerimiz çoğalınca, orada yenilen balıklar ve mezelere iç geçirmelerimiz de pek bir arttı. Bunu gören lokanta sahipleri, menülerine Yunan esintilerini de katmayı ihmal etmediler. İşte bu sefer ki yemek yolculuğumuz Yunan esintilerini mutfağına yansıtan Calisto Restaurant.
Mekan West İstanbul Marina’da. Böyle bir marinanın varlığından haberim bile yoktu açıkçası. Ne zaman ki Calisto Restaurant’ı keşfe çıktık, işte o zaman tanıştık marinayla. Burayı kolay bulduk dersem de sakın inanmayın. Epey bir yol aldık desem yeridir. West İstanbul Marinaya iki türlü ulaşabiliyorsunuz ya Avcılar Ambarlı limanının oradan marina levhalarını takip ederek ki biz giderken o yolu kullandık. Yahut Beylikdüzü Yakuplu tarafından ki dönüşümüzü bu istikametten gerçekleştirdik. Şunu söylemeliyim ki belki kısa vadede değil ama zamanla burası bayağı bir gelişeceğe benziyor zira etrafta ki lüks villalar ve Calisto Restaurant’ın önünde dizi dizi yatan yatlarla bunların gelişime açık olduğunun göstergesi.
Az gittik uz gittik ve hedefe vardık. Mavi ve beyaz renklerin hakim olduğu mekanda, güzel bir karşılama ile masamıza oturduk. Hemen girişte bulunan meze dolabı bana biraz zayıf göründü, biraz daha al benili olsa daha mı iyi olurdu ne.
Aldık menüyü elimize mezeler ve ara sıcaklar kararında, çeşitler Yunan esintileriyle dolu. Biz menüye bakaduralım, masamıza feta peyniri geldi. Üzerine altın sarısı renginde bolca zeytinyağı dökülmüştü. Ekmek bandırmak tabiî ki serbestti. Öğrendiğim kadarıyla zeytinyağını Yunanistan’dan getiriyorlarmış.
Parmesanlı yeşil salata bol zeytinyağı sosluydu. Normalde çoğu yerde limon sosu fazla konulup zeytinyağı lütfeden konulsa da burada tam tersiydi. Yani ben zeytinyağını bol kullanan müesseseyi severim.
Soğuk mezelerden Atom adlı mezeyi seçtik ki adı gibi atomdu valla. Hey acı severler buyurun bakalım bu lezzet sizin için olsun. Yoğurtlu kereviz’in üzerine yağda kızdırılmış isot biber sosu dökülmüştü. Ben acı sevmediğim için hiç çatal sürmedim. Ama acı severlerden tam not aldı diyebilirim.
Sırada ara sıcaklar vardı. Olmazsa olmazım, ayılıp bayılarak yediğim kabak kızartmayı tabiî ki es geçmedim. Tadı mı nasıldı? Güzeldi.
Menüye bakarken ilgimi çekmişti Ladotiri bademli kaşar pane. Garsonumuzun da tavsiyesiyle söyledik, hiçte pişman olmadım. Koyun ve keçi sütünden yapılan bu özel peynir her nekadar menüde kaşar peyniri diye geçse de panelenince kaşar gibi erimemişti. Daha tok ve kesilince sert kalan bir peynirdi. Panelenip yağda kızartılmıştı. Üzerindeki badem parçaları kıtır kıtırdı.
Ve sıradaki lezzet ahtapot. Menüde Komotini usulü ahtapot’u seçtik. Normal ahtapottan ne farkı var anlamadım ama tadı gayet lezzetliydi, yumuşacık. Tek anlamadığım neden canım ahtapotu ortadan ikiye kesip servis ederler ki? Galiba ikiye kesince porsiyon büyüyor.
Yine Selanik gezimizde tanıştığımız ve aramızda midesel bir bağ kurduğumuz karides saganaki. İçine konulan peynir az olsa da, karideslerin jumbo oluşu takdire şayandı.
Mezeler yeteri kadar fazla olunca balığı da küçük ebatta tutmak durumunda kaldık. Dil Balığını oldum olası seven ben, her defasında şiş olarak yemeyi sevsem de burada beğendi şeklinde denedim. beğendili dil balığı gayet güzeldi ama üzerine dökülen yakılmış yağ sosu çok fazlaydı. Sos baskın olunca balığın ve beğendinin tadını almak zorlaşmıştı.
Güzel bir yemek sonrasında epey bir doyduğumuz için tatlı tercihi yapmadık. Ama menü de dondurmalı irmik tatlısı haricinde kuzey yıldızı ve Calisto spesiyal tatlıları vardı. İsimleri ilginçti ama tatları nasıldı bilemiyorum.
Yemekler gayet güzeldi, mekana ulaşmak biraz sıkıntılı olsa da, zamanla marinanın yoğunluğuyla tercih edilebilir duruma geleceğini tahmin ediyorum. Bu arada unutmadan belirtmekte fayda var, balık sevmeyenler de düşünülmüş, menüye köfte, et ve tavukta eklenmiş. Her yemek faslında olduğu gibi bu akşam da Yunan esintileriyle donatılmış yemek merasimimizin sonuna geldik. Afiyetle kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder