Kilisli, Hadımköy

Kıssadan Hisse: Kemikleşmiş bir müşteri potansiyeline sahip, etrafında yerleşim yerleri dışında sanayi bölgesine de yakın olunca, öğle servisi bayağı hareketli geçiyor. Kendi çiftliklerinin olması büyük avantaj ki bütün etler oradan gelip, işleniyor. Lahmacun mutlaka denenmeli. Mevsimsel olarak sunulan kebapları da göz dolduruyor.

İnsan bazen yakınındaki yeri göremez ya, al işte bendeniz böyle bir durumla karşı karşıya kaldım. Aslına bakarsanız tadlara hiç yabancı değilim ama işte gözümden mi kaçtı artık ne denirse diyelim. Az sonra aşağıda okuyacağınız lezzetleri hiç pişman olmadan , mideye indirdim desem yalan olmaz. Bu lezzetleri tatmak için istikametimi Hadımköy taraflarına çevirdim. Evet, haklısınız mesafe biraz şehir merkezine uzak ama inanın değer nitelikte.
Mekanımız olan Kilisli 1999 yılında, Mehmet Şahiner tarafından açılmış, şuanda işin başında hem kendisi hem de oğlu Onur Şahiner durmakta. Ve bizzat müşterilerle birebir ilgilenmekteler ki bu davranış bana göre bir müesseseyi ayakta tutan en önemli şey. Diğer önemli şey ise kesinlikle kullanılan malzemeler. Burada sunulan bütün etler Çorlu, Yeniçiftlikte bulunan kendilerine ait çiftlikten geliyor. Sadece et mi? keçilerin sütünden Kilis peyniri ve yazın keçi sütünden yapılan dondurmada bu çiftlikten çıkıyor. Sonra pişirilen pidelerin üzerindeki yumurtalar, en güzeli de yaz mevsimiyle birlikte domateslerin, biberlerin, maydanozların sofra da boy göstermesi.

Şimdi gelelim, burada neler yenilir, neler tadılır mevzusuna. Önceden biraz mideyi hazırlamak lazım geleceği üzere, masamıza buranın vazgeçilmezlerinden  muhammara, humus ve çömlekte yoğurt arzı endam ediyor. Çömlekte yoğurdu özel bir yoğurt firmasına yaptırırlarken humus ve muhammara kendi mutfaklarından çıkıyor. 


Muhammara bol cevizliydi ve yoğun salça tadı yoktu. Tabiri yerindeyse cıvık cıvık değildi. Ceviz tadı yoğun olarak hissediliyordu.


Humus ise benim tam sevdiğim gibi, ne çok katı ne çok sıvı. Sıcak sıcak gelen pideden bir parça kopartıp, üzerine sürmelik.

Ne demişler mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. Hava soğuk olunca biraz içimiz ısınsın dedik ve bir kase çorba iyi gider diye düşündük. Tabi ki olmazsa olmaz sarımsak aşı çorbası menüde göz kırptı. Evet, kış aylarının vazgeçilmezi çorbanın her türlüsünü severim ama yoğurtlu çorbaların yeri bende ayrıdır. O hafif yoğurdun ekşi tadını seviyorum. Burada da karşıma sarımsak aşı çıkınca, hayır diyemedim. Lezzeti gayet yerindeydi. Çorbanın üzerine aspir baharatı serpilmişti. Bu baharat Antep mutfağında çok kullanılır ve bazen uyanık baharatçılar aspir'i safran diye, bilmeyenlere yutturmaya çalışılırlar. O yüzden dikkat.


Ben çorbayı içe dururken, çiğ köfte de masadaki yerini aldı. Yoğun salça tadı olmayan, bulgur sayesinde daha tok olan çiğ köfte, benim tam da damak tadıma uygundu. Çiğ köfte değil de sanki salça yiyormuşsun gibi olan çiğ köfte tadını maalesef sevmiyorum.


Hafiften ara sıcaklara geçme vakti gelince kuru dolma, lahmacun ve içli köfte karşısında saygı duruşuna geçtim. Kuru dolma çeşitlerinden biber ve patlıcan seçenekleri arasında patlıcan daha çok gönlümü çaldı diyebilirim.


İçli köfte ise az yağlı olmasıyla gayet güzeldi. Hiç çatal, bıçak kullanmaya gerek kalmadan, sardım peçeteye, üzerine de biraz limon sıkıp, tadına baktım.


Gelelim Kilisli’nin spesiyallerinden biri olan lahmacuna. Tamam, her yerde lahmacun yapılıyor ama bazı yerler bu işin piri olurken maalesef bazı yerler olamıyor. Ben lahmacunu çok severim.Ne çok gevrek olacak ne de çok yumuşak. Kenarları fazla kıtır kıtır, gevrek olduğunda yerken damağımıza zarar vermesi pek hoşuma gitmiyor. İç harcında soğan tadı da, kıyma tadı da kararında olmalı. Bazı yerler de lahmacun adı altında sunulan soğanı bol, kıyması az lahmacun varlığına tanıklık etmişliğim bile var. Ama burada yediğim lahmacun gerçekten benim için 10 numara 5 yıldız.


Ara sıcaklar bittiği vakit hemen arkasından ana yemeklere hızlıca geçiş yaptım. Şansıma bakın ki, bugün ana yemekler de mevsime özel çiftlikten oğlak gelmiş ve bir güzel pişirilmiş. Onur Bey’in
‘Hadi bi tadına bakın demesiyle’ yılın ilk oğlak etini yemiş oldum. Pirinç pilavı ile servis edilen oğlak, güzeldi. Yılda 1 defa tadına bakabilirim ama sürekli tercih edeceğim bir et türü olmadığını da söylemeden geçemeyeceğim.


Nar ekşili kebap ise görünüşte iskender kebabın köfteli versiyonunu hatırlatsa da tat olarak kesinlikle hatırlatmadığını söylemeliyim. Domates sosu ve nar ekşisinin baskın tadı ve üzerindeki minik köftelerden oluşan Nar ekşili kebap gayet güzeldi ve doyurucuydu diyebilirim. Tabağın altına döşenmiş olan ufak pide parçaları domates sosundan dolayı kuru kalmamıştı.


Fıstıklı kebap ise benim için vazgeçilmezlerden birisidir. Sıcak lavaşı ikiye bölüp, içine biraz kebap, biraz közlenmiş biber ve domates koyup, sardın mıydı, Allah Allah, yemede yanında yat misali oluverir. Şuanda ışık hızıyla Kilisliye gitmek istiyorum sevgili okurlar. Olsa da yesek ya. 


Ve tatlıya bir adım kala, kuzu şiş yiyerek tuzlulara veda ettim. Ama doğruya doğru bütün yemekler güzeldi ama kuzu şiş bir harikaydı.Hani lokum gibi derler ya, aynen lokum gibiydi. Tabiki bunun sırrı bana göre kendi çiftliklerinde ürettikleri hayvanların etlerini kullanmaları ve etleri doğru bir şekilde marine etmeleri. 


Tatlı çeşitleri olarak künefe, baklava, ayva ve katmer vardı. Tabi ki hepsini yemedim. Tatlı hakkımı katmerden yana kullandım ve pişman olmadım. Gaziantep'teki Katmerci Zekeriya Usta’nın katmeri kadar ayılıp, bayılmasam da Kilisli’ninde hakkını yememek lazım.


Keyif dolu, bir o kadar da lezzet dolu bir yemeğin daha sonuna geldik. Onur Bey’e böyle güzel lezzetlerin peşinden bizleri süreklediği için teşekkür ederim. Yolunuz Hadımköy taraflarına düşerse mutlaka gitmenizi öneririm. Pişman olmazsınız. 



0 yorum:

Yorum Gönder

 

TAKİP EDİN!

Flickr


Created with flickr slideshow.

Twitter