Mezedaki’de Meze Cennetine Mi Düştüm Acaba?

Kıssadan Hisse: Mekan ufak tefek, sahibi Mary Hanım çok sıcakkanlı olması yanı sıra fazlasıyla da misafirperver. İçeride ve dışarıda olmak üzere toplam da iki masası olan bir mekan dolayısıyla uzun uzadıya oturup, keyif yapmak zor ancak atıştırmak için uygun. Zaten gözlemlediğim kadarıyla gel al servis daha çoğunlukta. Bazı zamanlar Mezedaki’de yemek atölyeleri de yapılmakta meraklılarına duyurulur.


Hafif kederli misin biraz demleniyim dersin ve sofrayı çilingir sofrası misali donatırsın. Keyifler yerindedir biraz şenlenmek istersin ve sofrayı çilingir sofrası misali donatırsın. Donatırsın da ne ile donatırsın pek tabiki meze çeşitleriyle. Siz de benimle aynı fikirde misiniz bilmem ama benim için meze dendi mi akan sular durulur. Şimdi hazırsanız sizi lezzetli mezeler tadabileceğiniz bir yere götüreceğim. Nereye mi? Mezedaki’ye.
Bebekte Manolya sokakta ufacık bir mekan dikkatinizi hemen çekecektir. Sahibi Mary Simyonidis maharetli elleriyle bu ev sıcaklığı dolu mekanın da harikalar yaratıyor. Gelelim burada neler yemeliyiz meselesine. Vallahi çeşit çok. Oooo piti piti karamela sepeti deseniz de boş. Tavsiyem hepsinden azıcık olması yönünde.
Öncelik benim en sevdiklerimden yana olsun. Midyenin her türlüsünü severim. Genellikle karşımıza  sıklıkla midyeli pilav veya midye dolma çıksa da, yemek lugatında midye pilaki diye bir gerçek var ki ben bayıldım. İçine konulan bol soğanın lezzet kattığını söylemeden edemeyeceğim. Tabi ki en önemli husus midyenin ta kendisiydi. Mary Hanımda midye konusunda hassas davranmış ve Anadolu kavağından sürekli aynı yerden satın aldıklarından bahsetti.




Baklanın en güzel hali bana göre iç baklayla yapılan fava. Kural 1. fava keserken dağılmamalı hani tabir yerindeyse kalıp gibi çıkmalı. Kural 2. fava sunulurken bol zeytinyağı ve ince kıyım dereotuyla servis edilmeli. Burada yediğim fava aynı bu şekilde kalıp gibi ve bol dereotluydu.


Ana maddesi nohut olan humus tat, tuz olarak güzel olsa da ben humus’u katı olarak değil bilakis tahini bol ve akışkan haliyle daha çok seviyorum.




En güzel şeyler hep zararlı olmak zorunda mı?Evde pek kızartma yapmıyorum, dışarıda yersem de kararında yemeye çalışıyorum. Bugünkü kızartma hakkımı da burada kabaktan yapılan mücverden yana kullandım. Çok fazla yağ çekmemiş, tadı güzeldi.


 Zeytinyağlı sarma dendi mi akan sular duruyor mu sizin içinde? Ne yalan söyleyeyim benim için duruyor. Sarmayı herkes sever ama kimi iç harcında kuş üzümlü, bol tarçınlı olanını sever kimi de sade pirinçli, bol limonlu tadı. Ben her iki türlüsüne de hayır diyemeyenlerdenim ama ilave olarak yaprağın ince olup, sarmanın kalem gibi ince olması da tercih sebeplerimden biridir. Burada yediğim sarmanın iç harcı sade ve bol limonluydu ama tombik kıvamda sarılmıştı.




Ve gelelim sıcaklara. Muska böreğini hepimiz biliriz ama buradaki muska böreği gerçekten lezzetliydi. İç harç olarak peynir ve nane kullanılmıştı ve peynir böreğin içinde erimiş, akışkan bir hal almıştı. Çok fazla yağ salmamış olması ve peynirinin erimiş olmasından ötürü beğendim.




Burada tavsiye edeceğim diğer bir lezzet ise paçanga böreği olacaktır. Çoğu yerde yufkanın içine bir parça pastırma, bir parça domates koyup kızartırlar olur sana paçanga böreği. Mezedalki de ise yufkanın içine pastırma dışında kendi özel hazırladıkları domates sosunu koyup, kızartmışlardı. İç malzemesi bol olan paçangaya kim hayır diyebilir ki? 




Mezedakinin spesiyallerinden biri de, hiç kuşkusuz ballı saganakiydi. Yunanistan’a çok sık gitsem de genellikle karides saganikiyi duymuşluğum ve tatmışlığım var ama ilk defa burada ballı saganakiyi duydum. Bildiğimiz Hellim peyniri önce yumurtaya sonra da bol susama bulanıp, kızartılıyor sonrasında da servis edilirken üzerine bal dökülüyor. İlk önce hellim peynirinin tuzu sonrasında balın tatlı tadı damakları şenlendiriyor. 




Tatlısız bir final düşünülemez değil mi? Bence de düşünülemez. Aslında tatlı olarak kendimi Galaktobureko’ya hazırlamıştım ama maalesef o günkü menüde yokmuş. Şimdi siz diyeceksiniz ki nedir bu Galaktobureko? Bizim Laz böreğini bir benzeri desem olur herhalde. O gün şansımıza kremalı, portakallı revani tatlısı vardı. Yoğun portakal tadı, kremanın hafifliğiyle birleşmiş gayet lezzetli bir tat ortaya çıkmıştı. Porsiyon olarak hem göz doldurucu hem de mide doyurucuydu.


Ben burada buz dağının görünen ufak bir kısmından bahsettim sadece. Yoksa Mary Hanım’ın marifetli ellerinden çıkan daha bir sürü lezzet dolu mezeler ve yemek çeşitleri mevcut menüde. Bol sarımsaklı tarama, köz biber mezesi, kısır, yoğurtlu havuç salatası, karışık kızartma diye liste uzayıp gidiyor. Akşama güzel bir çilingir sofrası kurayım diyenler veya aman akşama yemekli misafir gelecek, elimden böyle şeyler yapmak gelmez diyenler Mezedaki tam size göre bir yer. Hem alışveriş yapın hem de Mary Hanım’ın hoş sohbetinden kendinizi mahrum bırakmayın. 






0 yorum:

Yorum Gönder

 

TAKİP EDİN!

Flickr


Created with flickr slideshow.

Twitter