Bugün gidilecek, olmadı yarın gidelim derken ancak vakit bulup yolumu Ataşehirdeki Fıstıkzade İstanbul'a düşürdüm. Güzel bir kahvaltı sonrasında tatlı dakikalar bir de üzerine hoş sohbet olunca harika bir gün daha yaşadım gitti.
Yorucu geçen hafta içinden sonra kendimi ödüllendirmek için soluğu Fıstıkzade İstanbul'da aldım. Ataşehir gibi merkezi bir konumda yer alan mekan, baklavalarıyla ön plana çıksa da Antep kahvaltısıyla da göz dolduruyor. Kahvaltıya dair ne ararsanız var, seçenek olarak bol olan kahvaltı gayet doyurucuydu. Ürünlerin çoğunun Gaziantep’ten gelmiş olması ise büyük bir artıydı.
Mekanın tatlı sahibesi Nilüfer tüm enerjisiyle bizi karşılarken, kahvaltı sofrası hazırlana dursun sıcak çay ve Gaziantep’in meşhur kahkesi ile midelerimizi bastırmaya başlamıştık bile. Haydi bakalım Fıstıkzade'nin hikayesini dinlemeye hazır mısın diyerek Nilüfer başladı anlatmaya. Abi kardeş beyaz yakalı olarak çalışırlarken bir anda başka ne yapalım diye düşünüp yola çıkıyorlar. İlyas Beyin Gaziantep’e gidip, gecenin bir vakti elinde Fıstıkzade kutusuyla İstanbul'a dönüşüyle yeni bir lezzet durağının temelleri de böylelikle atılmış oluyor . Fıstıkzade daha çiçeği burnunda bir mekan İstanbul Ataşehir şubesi açılalı henüz 10 ay olmuş ve şimdilik 4 şube olarak İstanbul faaliyet gösteriyorlar. Tüm baklavalar Gaziantep’teki üretim haneden İstanbul'a taze taze gönderiliyor. Baklava dışında da Gaziantep ürünlerinin bulunduğu kahvaltı tepsisini de tatmak mümkün.
Gelelim kahvaltıda nelerin sunulduğuna koca bir bakır tepsinin üzerine bakır sahanlarda servis edilen 3 çeşit peynir ( Gaziantep'ten getirtilen Antep peyniri, Ezine’den gelen beyaz peynir ve kaşar peyniri) siyah zeytin ve benim ayılıp bayılarak yediğim yeşil minik zeytin, söğüş tabağı, anne eli değmiş ki Nilüfer'in annesi tarafından yapılmış vişne ve şeftali reçeli, süzme bal, yine Gaziantep' e özgü zahter ve zeytinyağı, Antep’ten gelen antepfıstıklı helva vardı.
Bunların dışında mis gibi tereyağ kokan, baklava hamurundan yapılmış peynirli su böreği, menemen ve olmazsa olmaz katmer kahvaltının başrol oyuncularıydı. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim baklavalar gibi katmerde Gaziantep’ten getiriliyor sadece burada fırına verilip, pişiriliyor. Ekmek sepetinde sunulan köy yufkası ve ekmeği yine aynı şekilde Gaziantepli hamarat hanımların elinden çıkma. Bir de istek üzerine ekmek sepetinde bulunan beyaz ekmek dilimleri de var ki menemeni sıyırmak için talep edildiğinden ekmek sepetinde yer alıyor. Kahvaltı’nın servis saati yok. Günün her saati, haftanın her günü kahvaltı emrinize amade.
Kah Gaziantep'i yad ettik kah lezzetlerinden bahsettik, kahvaltı tepsisini sildik süpürdük. Sırada tabi ki baklava çeşitleri vardı. Sonrasında vicdan yapacağımı bile bile tüm çeşitlerden birer parça tadına baktım. Hangisi mi güzeldi? Tabi ki hepsi ama gönlümü şöbiyet ve kare baklava çaldı. Fıstıklı dolamanında hakkını yemeyeyim. Birde Antep özel vardı ki ufacık tefecik, birer lokmalık oluşu tam anlamıyla bir tane, iki tane derken ipin ucunu kaçırıp sayısız tane yemeye sebep olabilecek türdendi. Aman boşver, nasılsa Pazartesi spor yapar bu yediklerimi eritir avuntusuyla yedim.
0 yorum:
Yorum Gönder